Ağız hijyenine önem göstermediğimiz takdirde bakteri ve plak oluşumuna sebep oluruz. Buna bağlı olarak da, zamanla dişlerimizde veya diş çevresi dokularda meydana gelen hasarlar dolayısıyla, diş kaybı yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Bu doğal süreçler dışında sürekli kullanılan bazı ilaçlar ve kronik hastalıklar da diş kaybına neden olabilmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle, tüm bu nedenlere bağlı diş kayıplarının önüne geçen tedavi yöntemlerinde de gelişmeler yaşanmış, diş implantı tedavisi gündeme gelmiştir.
Diş implantı tedavisi, hastaya uygulanabilmesi için çok ağır şartlar gerektirmese de, tedavi için elbette bazı uyum şartları aranmaktadır. Ben de implant yaptırabilir miyim? Dental implant bana uygun mu? Şeklinde kafanızda yer alan soru işaretleri varsa, bilmeniz gerekenleri sizler için sıraladık.
Dişlerin kaybedilmesinden sonra kaybedilen dişlerin olduğu bölgenin uzun bir süre işlem yapılmadan dişsiz kalması sonucu; bu dişsiz geçirilen sürenin miktarına, hastanın sistemik olarak sağlığına ve hatta sigara kullanımı gibi alışkanlıklarına bile bağlı olarak çene kemiği kaybedilir. Günümüzde birçok kişi çene kemiği erimiş hastalarda implant tedavisinin mümkün olmadığı umutsuzluğuna kapılmaktadır. Çene kemiğindeki kayıp miktarı yapılacak implant üstü protezlerin şekillerini tasarımlarını etkileyebilir ve erime miktarına göre implant işlemi öncesi kemik tozu olarak ifade edilen greftlerin kullanımını gerektirebilir. Uygulanacak tedavinin süresi uzayıp yapılacak işlemlerin sayısı artsa da çene kemiğinde erime olan kişilerin uzman bir hekime danışarak doğru planlama ile diş implantı tedavisi yaptırması mümkündür.
Hareketli protezlerin diş etine mekanik bir yolla tutunmamaları sebebiyle, zamanla hareketli protezlerin altında yer alan kemik dokusunda erime görülür. Bu erime protezin uyumunun bozulmasına yol açtığı için yemek yerken çiğneme performansında azalma görülür ve bu durum da zamanla sağlıksız beslenmeye, sindirim problemlerine yol açar. Hareketli protezlerde yaşanan bu uyum bozukluğu konuşma sırasında da hastaları rahatsız edebilmekte, hastaların sosyalleşmesine engel olabilmektedir. Bu durumu yaşamak istemeyen hastalar için diş implantı uygulanabili. İmplanttan destek alan hareketli protezler çene kemiğinden destek alan bağlantılara sahip olmaları dolayısıyla çiğneme konuşma gibi fonksiyonlar sırasında hareket etme ihtimalleri yoktur.
Güzel dişlerin yüz estetiğine katkısı yadsınmaz bir gerçektir. Yapılan çalışmalar kişilerin yüz estetiğinin %35’inden diş estetiğinin sorumlu olduğunu göstermektedir. Ayrıca diş eksikliklerinden dolayı alt ve üst çene kemikleri arasındaki mesafe düştüğünde, profilden bakıldığında alt çene öne ve içeri doğru çökmüş bir görüntüye sahip olacaktır ve alt ve üst çene arasında yer alan yanaklarda da çökük bir görünüm oluşacaktır. Sonuç olarak hastada yaşlı bir görünüm ortaya çıkaran diş eksikliklerinin, implant tedavileri ile rehabilitasyonu sağlandığında, yüzde estetik bir görünüme kavuşabilmek mümkündür.
Hastaların sahip olduğu diğer sistemik rahatsızlıklardan ötürü implant tedavisi uygulaması bazı bireyler için risk taşır, bazı bireyler için ise tedavinin uygulanması mümkün olamamaktadır.
Bu durumda, yerleştirilen implantlar henüz gelişmemiş olan kemiğe tutunamayacak ve kaynaşamayacaktır. Haliyle buna bağlı olarak protez uygulaması da yapılamayacaktır.
Fazla sigara kullanımı, ağız içerisindeki plak ve bakteri oluşumunu tetikleyeceğinden enfeksiyon riskinin artmasına neden olur. Ayrıca sigara kullanımı çene kemiklerindeki kan akışı sisteminde aksaklıklar yarattığı için, implant tedavisi sonrası yara iyileşmesi ve implantın kemikle kaynaşması gibi safhalar vücut tarafından eksiksiz tamamlanamamaktadır. Sigara kullanımı implant tedavisinin yapılamaz olduğunu göstermez fakat işlemin kalitesini ve ömrünü düşürür. Sigara kullanan hastalardan implant uygulamasından 15 gün önce ve 15 gün sonra sigaradan uzak durmaları istenmektedir.
Şeker hastaları da doku iyileşmeleri yavaş gerçekleştiğinden ve bu durum enfeksiyon riskini arttığından dolayı riskli grup içerisinde yer almaktadırlar. Şeker hastalığı bulunan bireylerin şekerleri kontrol altında olduğu müddetçe implant tedavisi yaptırmak konusunda bir engelleri yoktur. Fakat işlem öncesi mutlaka değerlerin kontrolünü sağlamak gerekir.
Stres ve korku gibi durumlarda da baş gösterebilen hipertansiyon, hastanın böyle bir duruma maruz kaldığında kan basıncını yükseltecek ve buna bağlı olarak işlem sırasında kanama benzeri komplikasyonlar yaşanma riskini doğuracaktır. Hipertansiyon sahibi bireyler tedaviye başlamadan önce mutlaka kan basıncını ölçtürmelidir. Ayrıca bu hususta kullandığı ilaçlarını işlem öncesi hekimi ile paylaşmalı ilaçların kullanım saatine göre operasyonun randevu saati belirlenmelidir.
Stres, heyecan ve panik durumlarını tetiklediğinden dolayı hasta, hekimiyle beraber konsültasyona gitmeden tedaviye başlamamalıdır.
Kan pıhtılaşma bozukluğuna sahip bireylere implant tedavisi ne yazık ki uygulanamamaktadır.